MURAT ÇALIKOĞLU

Deprem Yüksek Mühendisi | İnşaat Mühendisi

DENEYİM: TİMKA Mühendislik İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti. Daha fazla Eğitim: Boğaziçi Üniversitesi, KRDAE, Kandilli, İstanbul (Doktora Programı) Daha fazla

Büyük İstanbul Depremi'ne Ne Kadar Hazırız?

Dün öğle saatlerinde paylaştığım ve endişelerimi dile getirdiğim yazımdan yaklaşık 1.5 saat sonra gerçekleşen depremden sonra bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum. Biri Avcılar diğeri Sarıyer olmak üzere iki ilçedeki caminin minaresinin yıkılması ve İstanbul'un çeşitli bölgelerinde meydana gelen yapısal hasarlar insanlarda soru işareti uyandırdı. "Daha büyük bir depreme ne kadar hazırız?"

Öncelikle, blog yazılarımdan bir tanesinde belirttiğim gibi depremin şiddeti ve meydana getireceği hasarlar, yapının deprem merkezine ve fay hattına uzaklık, zemin yapısı ve üzerindeki yapının durumuna ve konumuna göre farklılık gösterebilir. Yani sabit bir deprem büyüklüğü, farklı noktalarda farklı ivme ve şiddet derecelerine sebebiyet verebilmektedir.

Kentleşmenin artması ve çevremizdeki binaların çoğalması sebebiyle vatandaşlarımızın afet durumunda nerede toplanacakları konusunda endişeye düşmesine hak vermek lazım. Çoğu bölgede afet durumunda toplanma alanını gösteren tabelalar apartmanların duvarlarına asılmış durumda. En azından kendi çevremde gördüğüm kadarıyla. Fakat, İstanbul'un nüfusu baz alındığında bu alanların yetip yetmediği detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Toplanma alanlarının seçiminde, yıkılması durumunda çevresindekilere zarar verebilecek yapılara yakın kısımların seçilmesinden uzak durulmalıdır. İnsanları paniğe sürükleyen sebeplerden birinin bu olduğu kanaatindeyim. 

En üzücüsü ise 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen, bu büyüklükteki bir depremin bile iletişimi koparması olmuştur. Hiçbir operatör aracılığı ile iletişim sağlanamamıştır. İnternet olmasa kimse kimseden haber alamayacaktı-ki bir süre internet dahi cevap vermedi. Zaten depremin yarattığı panik bir kenara dursun, haberleşememenin verdiği panik de eklenince karmaşa yaşanması kaçınılmaz olmuştur. Belki kimse zarar görmemiş zayiat verilmemiş olabilir (1 ölü 8 yaralı dışında). Ancak, bu demek değildir ki beklenen büyük depremde de böyle olacak. Eğer gerekli önlemler alınmaz ve bu depremden gerekli dersler çıkarılmazsa, olası Büyük İstanbul Depremi'nde büyük zayiatlar kaçınılmaz olacaktır.

Yazımın başında belirttiğim sorunun cevabı aslında gayet açık. Yeterince hazır değiliz. Ama olmalıyız. Olmak zorundayız. Bunun için de gerekli çalışmaların ve bilgilendirmelerin yapılması gerekmektedir. Gerekirse bu konuda eğitimlerin verilmesi çok elzem bir durum haline gelmiştir. Deprem bilincinin topluma aşılanması gerekmektedir. Bir önceki yazımda anlattığım durumu şu an yaşamaktayız. Çevremizdeki yapıların olası daha büyük bir depreme ne kadar dayanıklı olduğu vatandaşlarımız tarafından sorulmaya başlanmıştır. Bu soru işaretlerini ancak güçlendirmeye ihtiyaç duyan yapıları gerektiği gibi güçlendirerek ve yeni yapılacak yapıları ise yönetmeliğine uygun, malzemeden ve masraftan kaçınmayarak gerektiği şekilde inşa ederek kaldırmaya çalışılmalıdır. Üniversiteler ve enstitülerce yapılan açıklamaları dikkate almalı, olası Büyük İstanbul Depremi için hazırlıkları hızlandırmalı ve gereken önlemleri bir an önce almaya başlamalıyız. AFAD ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Gezici Deprem Simülasyon Tırı aracılığı ile bu bilinci aşılamaya çalışmaktadır. Yine, birçok sivil toplum kuruluşları bu bilinci aşılamak için konferanslar düzenlemektedir. Bu bilinci aşılamak için gösterilen çabalar gözardı edilmemelidir. Aksine, daha da yaygınlaştırmak için temelden eğitime destek verilmelidir. 

Deprem gerçeğini görmezden gelemeyiz ve ondan kaçamayız ama etkilerinden korunabiliriz. Bunun için de çok geçmeden gerekli önlemleri almalıyız. Bunu yapmak da bizim elimizde. 

Okuduğunuz için teşekkürler. 

Sağlıcakla kalın.

Bu gönderiyi paylaş

Facebook Twitter Whatsapp

Yorumlar (0)

Yorum yap